Ünlü Alman tekstil markası Hugo Boss’un İzmir Gaziemir Serbest Bölge’deki fabrikası 3750 çalışanı ile dünya genelindeki Hugo Boss üretim ağı içindeki en büyük ve önemli üretim merkezi konumunda. Burası aynı zamanda bu grubun endüstriyel üretim ve bilgi merkezi olma özelliğini taşıyor.
Mayıs 2001 tarihinden itibaren Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarına başlayan ve 2004 yılında Ulusal Kalite Başarı Ödülü’nü kazanan şirkette işçilere düşen ise meslek hastalıklarına yakalanmak.
16 Ağustos 2011 Salı
12 Ağustos 2011 Cuma
Seminer: Sermayenin yeni saldırıları ve kıdem hakkının gaspı
Yeni saldırı paketi ile:
-Kıdem tazminatı gaspedilecek
-Esnek ve kuralsız çalışma düzeni kurulacak
-Özel İstihdam Büroları ile amele pazarları canlanacak
-Bölgesel asgari ücret uygulaması getirilecek
Konuşmacılar:
-Av. İmdat Ataş (ÇHD)
-Tekstil İşçileri Bülteni
21 Ağustos Pazar / 16.00
Yer: Çağdaş Hukukçular Derneği
Adres: 854 sokak No:33 Konak - İzmir
-Kıdem tazminatı gaspedilecek
-Esnek ve kuralsız çalışma düzeni kurulacak
-Özel İstihdam Büroları ile amele pazarları canlanacak
-Bölgesel asgari ücret uygulaması getirilecek
Konuşmacılar:
-Av. İmdat Ataş (ÇHD)
-Tekstil İşçileri Bülteni
21 Ağustos Pazar / 16.00
Yer: Çağdaş Hukukçular Derneği
Adres: 854 sokak No:33 Konak - İzmir
10 Ağustos 2011 Çarşamba
Kıdem ve diğer kazanılmış haklarımıza sahip çıkmak için iş yeri komiteleri kurarak örgütlenelim!
Seçimlerle birlikte gücünü pekiştiren AKP hükümeti patronların hayallerini gerçekleştirmek için düğmeye bastı. Bizleri günden güne sefalete sürüklemek için ellerinden geleni yapanların hedefinde bu kez de kıdem tazminatı hakkımız var. Sadece kıdem tazminatı da değil, aynı zamanda esnek çalışma ve bölgesel asgari ücret gibi çok yönlü bir saldırı dalgası ile karşı karşıyayız.
Hükümet kıdem tazminatının gaspını, “işgücü piyasasının rekabet edebilirliğini arttırmak ve işletmeler üzerideki mali yükü azaltmak” olarak gerekçelendiriyor. Bu, işçiyi güvencesiz bırakmak, sermayenin sırtındaki yükleri ise almak demektir.
Gerçek budur, ama hükümet sözcüleri kıdem tazminatının kaldırılacağını söyleyenleri yalancılıkla suçluyor. Bu tam bir demagoji ve çarpıtmadır. Kıdem tazminatı kaldırılmıyor, ama içi boşaltılıyor, işçi sınıfına sağladığı ne kadar yarar varsa hepsi yok ediliyor.
Hükümet kıdem tazminatının gaspını, “işgücü piyasasının rekabet edebilirliğini arttırmak ve işletmeler üzerideki mali yükü azaltmak” olarak gerekçelendiriyor. Bu, işçiyi güvencesiz bırakmak, sermayenin sırtındaki yükleri ise almak demektir.
Gerçek budur, ama hükümet sözcüleri kıdem tazminatının kaldırılacağını söyleyenleri yalancılıkla suçluyor. Bu tam bir demagoji ve çarpıtmadır. Kıdem tazminatı kaldırılmıyor, ama içi boşaltılıyor, işçi sınıfına sağladığı ne kadar yarar varsa hepsi yok ediliyor.
Tekstil İşçileri Bülteni tarafından düzenlenen pikniğe dair...
Onurumuzla ve insana yakışır şekilde yaşayalım!
Piknik etkinliğine emek sömürüsünün hak-hukuk dinlemeden pervasızca yapıldığı tekstil sektöründe neler yapmamız gerektiği sorusuna yanıt aramak ve fikirlerimi sunmak için katıldım. Biraz da şu ana kadar bireysel hak aramanın dışında pek de birşey yapmadığımın farkındalığı ile kendimi eleştirerek geldim.
Etkinlik için güzel bir alan seçilmişti. Ailemizle gittiğimiz pikniklerin sıcaklığını hissettim, bir çok arkadaşla tanıştım. En sevdiğim bölümlerden kahvaltı aşamasını, birlikte hazırlığını yaparak keyifle geçirdik. Toparlanma işlemlerinden sonra bir araya gelindi. Çalışma koşullarımızda karşılaştığımız sorunlar hakkında arkadaşlarımız konuşmalar yaptı. Bu tür etkinliklere, benzer sorunlarla yaşamak zorunda bırakılan, yalnızlaştırılan tekstil emekçilerinin katılımını sağlamanın yollarını tartıştık.
Buca’da film gösterimi ve bülten toplantısı
Tekstil İşçileri Bülteni faaliyetleri kapsamında 10 Temmuz Pazar günü film gösterimi ve bülten toplantısı gerçekleştirildi.
Önceki haftalarda gerçekleştirilen tekstil işçileri pikniğinde yapılan tartışmalarda, bülten çalışması kapsamında sosyal ve kültürel etkinliklere de ağırlık verilmesi kararlaştırılmış, bu amaçla önümüzdeki bülten toplantısının film gösterimi ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanmıştı. Planlama doğrultusunda Buca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde Charlie Chaplin’in “Modern Zamanlar” filmi gösterildi.
Önceki haftalarda gerçekleştirilen tekstil işçileri pikniğinde yapılan tartışmalarda, bülten çalışması kapsamında sosyal ve kültürel etkinliklere de ağırlık verilmesi kararlaştırılmış, bu amaçla önümüzdeki bülten toplantısının film gösterimi ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanmıştı. Planlama doğrultusunda Buca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde Charlie Chaplin’in “Modern Zamanlar” filmi gösterildi.
Bizim kültürümüz kadere boyun eğmek değil mücadele etmektir!
Patronlar, biz işçilerin hep onların istediği gibi çalışmasını, davranmasını isterler. Bir robot gibi ayarlanmış olmamız gerekir. Hatta belki onlara sorsanız yemek yemesek, tuvalete gitmesek, dinlenmesek ne iyi olur! Durmadan çalışsak, çalışsak, çalışsak... Tabi bununla da kalsa iyi! Bu durmadan çalışan işçinin bir de hiç itiraz etmemesi gerekiyor. Eline verilen üç kuruşla yetinmesi, düşünmemesi, sorgulamaması...
Aslında kısacası insanlıktan çıkması gerekiyor. Belki biz işçiler çoğu zaman hayallerimizi erteleyebiliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki, patronlar bu konuda bizden daha inatçılar. Kendi hayallerinin peşinden koşuyorlar. Ve bu hayalleri için kendilerinin hizmetinde olan devletin de tüm imkanları olmak üzere her şeyi seferber ediyorlar.
Dikkatlice etrafımıza bakalım. Çalıştığımız banta mesela. Öncelikle çalan şu müziklere kulak kesilelim. Çoğu zaman kanıksadığımız bu müziklerin içinde sırf acı var. Tüm acılar ise kadere bağlanıyor ve sonunda kadere lanetler yağdırılıyor. Bizi sigortasız çalıştıran, eve elimizde üç kuruş maaşla yolayan, saatlerce çalıştıran patrona değil de kadere lanetler yağdırıyoruz tüm gün.
Aslında kısacası insanlıktan çıkması gerekiyor. Belki biz işçiler çoğu zaman hayallerimizi erteleyebiliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki, patronlar bu konuda bizden daha inatçılar. Kendi hayallerinin peşinden koşuyorlar. Ve bu hayalleri için kendilerinin hizmetinde olan devletin de tüm imkanları olmak üzere her şeyi seferber ediyorlar.
Dikkatlice etrafımıza bakalım. Çalıştığımız banta mesela. Öncelikle çalan şu müziklere kulak kesilelim. Çoğu zaman kanıksadığımız bu müziklerin içinde sırf acı var. Tüm acılar ise kadere bağlanıyor ve sonunda kadere lanetler yağdırılıyor. Bizi sigortasız çalıştıran, eve elimizde üç kuruş maaşla yolayan, saatlerce çalıştıran patrona değil de kadere lanetler yağdırıyoruz tüm gün.
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Tekstil İşçileri Bülteni - Ağustos 2011
Tekstil İşçileri Bülteni Ağustos 2011 sayısını okumak için tıklayın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)