TEKEL işçilerinin 78 gün süren direnişi, çadırların toplanması ile birlikte fiili olarak sona erdi. İşçiler sendika bürokratlarının oyunlarını altedemeyerek evlerine döndüler. Ancak bu onurlu direniş işçi sınıfına üzerindeki ölü toprağını atması için önemli bir imkan sundu. TEKEL işçileri coğrafyanın dört bir yanında işçi ve emekçilere umut olurken “genel grev” şiarını da bir kez daha ete kemiğe büründürerek gündeme getirdi. Kısacası TEKEL direnişi, yıllardır yaşadıkları tüm saldırılara ve katmerleşen sömürüye karşı güçlü bir karşı çıkış örgütleyemeyen işçi sınıfına yeniden direnmeyi öğretti. TEKEL direnişçileri, biz işçi ve emekçileri bir kez daha kavgaya çağırdı.
TEKEL’in kavga çağrısına pek çok yerden yanıt geldi. Kentimizde bulunan TARİŞ direnişi yalnızca örneklerden biri. TEKSİF sendikasında örgütlü TARİŞ işçileri fabrikalarının kapatılarak kapının önüne konmalarına karşı başlattıkları direnişlerini 45 gün sürdürdüler ve direnişin 46. gününde kazanım elde ettiler. Direniş süresince işçiler “slogan atmayı dahi” TEKEL işçilerinden öğrendiklerini her fırsatta dile getiriyorlardı.
TEKEL etkisini sadece direnişlerle değil, örgütlenme ihtiyacının açığa çıkması ile de gösteriyor. TEKEL direnişinin ardından sendikal örgütlenmelere ilgi gözle görülür biçimde artarken işçiler sorunlarının ortak olduğunu görmeye ve çözümü birlikte arama yönlü çaba harcamaya başlıyorlar.
1 Mayıs’ta alanlara,
26 Mayıs’ta hayatı durdurmaya!
TEKEL işçileri kölece çalışma koşullarına karşı iş ve gelecek güvencesi için kavgaya atılmışlardı. TEKEL işçilerinin karşı çıktığı kölelik koşulları, aslında bize hiç de yabancı değil. Sigortasız-sendikasız çalışma, düşük ücret, sıfır zam, zorunlu mesai, tazminatsız kapı önüne konulma gibi uygulamalar tekstil sektörünün alışılmışı.
Bu yüzden TEKEL işçilerinin verdiği mücadele tekstil işçilerine de doğrudan bir çağrı anlamı taşıyor. Bu çağrıya yanıt vermenin yolu ise örgütlenmekten ve asalak patronların boynumuza vurduğu prangaları söküp atmaktan geçiyor.
Bu mücadelemizde önümüzde duran köşe taşlarından biri de kuşkusuz ki 1 Mayıs. Tekstil işçileri asalak patronlara duyduğu öfkeyi işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs meydanlarında bir kez daha dosta düşmana karşı haykıracak.
1 Mayıs’ta alanları dolduracak olan işçilerin önündeki ikinci önemli tarih ise 26 Mayıs genel eylemi olacak. 4 sendika konfederasyonu tarafından ilan edilen eylem işçilerin gücünü sermayeye göstermesi için büyük önem taşıyor. Eylemi genel greve dönüştürmek için şimdiden hazırlıklara başlamak, haklı taleplerimizi 26 Mayıs’ta işi durdurarak patronların yüzüne vurmak fırsatını iyi değerlendirebilmemiz gerekiyor.
Bugün TEKEL direnişi fiili olarak sona erdi. Ancak TEKEL’in yaktığı meşale emeğin baharını örgütleme mücadelemizde elden ele geziyor. TEKEL’den TARİŞ’e uzanan direniş, 1 Mayıs ve 26 Mayıs eylemleriyle işçi sınıfının yolunu çiziyor.
Gün örgütlenme ve taleplerimizi dosta düşmana karşı haykırma günüdür! Gün kolkola girerek emeğin baharını örgütleme günüdür!
Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder