14 Şubat 2010 Pazar

Direnişteki Kadın TEKEL işçilerinin 8 Mart üzerine düşünceleri


Birnaz Altın (İzmir / Balatçık TEKEL): Ben en azından bu yıl TEKEL işçisi kadınları onure etmek adına etkinliğin adının değiştirilmesini, direnen emekçi kadınlar günü olarak değiştirilmesini isterim. Buradaki kadınlar bunu fazlasıyla hak ediyorlar


Songül Aydın (İstanbul / Cevizli TEKEL): 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü 19. yy da çıkmıştır yani yüzlerce kadının Amerika’da bir işyerinin yanması ile başlamıştır. Bizler burada onun modern halini yaşıyoruz. TEKEL’in kadınları şu anda 21. yy’dayız. O halin daha modernini yaşıyoruz çünkü taşlarda yatıyoruz, yemek yemiyoruz.

Her şeyden önce anneyiz, çocuklarımız var. Onları çok özlüyoruz her şeyden önce, yani iki kere daha çok yoruluyoruz. Eğer burada olursak 8 Mart’ı çok büyük bir coşku ile kutlayacağız. Çünkü TEKEL kadınlarının hepsinin gerçekten alnından öpüyorum. Çok güzel, çok büyük bir direniş sergiliyorlar. Hiçbir şekilde bıkmıyorlar, yorulmuyorlar, usanmıyorlar. Evlatlarını özleyince onların yanına geliyorlar, çocuklarımız bizleri görmeye geliyorlar. Babaları onları bizim yanımıza getiriyor. Bir gün iki gün hasret gideriyoruz sonra memlekete geri gönderiyoruz. Biz burada direnişe devam ediyoruz. Bizler burada coşkulu bir kutlamayı hak ettik. Bu emekçi kadınlar gününü herkes hak etmiyor. Biz hak ediyoruz.

Nuray Biçer (Adana TEKEL): 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü eskiden olduğu gibi gene kadınların omuzlarında, yine kadınlar bu mücadeleye başarıyla sürdürüyor. Emekçilerin, kadınların olacak bugün, bence onurlu, gururlu, şerefli kadınların olacak. 8 Mart’ta kadınların toplumdaki yeri tartışılmalı. Kadınlar sömürülüyor sürekli özellikle de din yönünden. Kadın hakları yok Türkiye’de, eşitlik yok. Yani her şey sözde konuşuyor ama özde hiçbir şey yok. Sadece o güne mahsus konuşuluyor sonra da aynı düzen devam ediyor. Bunu etkinleştirmek lazım, kanunlarla, yasalarla kadınlara gerçekten hak tanınması lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder