12 Ocak 2010 Salı

Sefalet ücretini kabul etmeyelim!

Ocak ayına girmiş bulunuyoruz, biz işçiler ve tüm çalışanlar için çok önemli olan asgari ücretin belirlendiği dönem. Yapılan görüşmelerin ardından asgari ücrete üç kuruşluk sefalet zammı yapıldığı açıklandı. Bizler de bu zammın birşeyi değiştirmeyeceğini bilmemize rağmen zam aldığımız için sevindik!


Hükümetin dalga geçercesine yaptığı zam günde bir buçuk gevrek parasını ancak karşılamakta. Oysaki her yıl elektriğe, suya, ulaşıma, eğitime, sağlığa, en temel ihtiyaçlarımıza yapılan zamlar bundan kat be kat fazladır.
Hükümetin kendi belirlediği açlık sınırı 850 TL iken asgari ücret 16 yaşından büyükler için 577 TL’dir. Açıkça bizlerle alay edilmekte, “açlık, sefalet, yoksulluk içinde yaşayacaksınız, öyle istiyoruz” denilmektedir.

Devlet kafamızı karıştırmak için elinden geleni yapmaktan da geri durmamaktadır. KDV oyunu da bunun bir parçası. Bizlerden alınan KDV’leri eskiden fiş yatırarak alıyorduk. Şimdi asgari geçim indirimi adı altında maaşlarımızla birlikte alıyoruz. Çoğumuz bunun bizlerin yararına olduğunu sanıyor. Oysa bu bir aldatmaca! Ödenen zaten bizim paramız! Eskiden başka biçimde ödeniyordu, şimdi başka biçimde...

Maaşımız sorulduğunda bile asgari geçim indirimini katarak söylüyoruz. Bu da patronun işine yarıyor. Oysa asgari ücret 577 TL, asgari geçim indirimi bekar işçiler için 54 TL’dir. Bizim maaşımız 577 TL’dir. Asgari geçim indirimi patronun cebinden çıkmaz. Bu bir aldatmacadır.

İşçileri bu sefalet ücretine reva görenlere, emekçinin sırtından zengin olan, tatillere giden, en pahalı markalar giyen, özel araçlarla gezen kişilere 577 TL’yi verelim ve bir ay boyunca bu parayla yaşamalarını isteyelim. Değil bir ay, bir gün bile yaşayamazlar!

Belirlenen asgari ücret bir aynaysa eğer bu ayna sadece sermaye sınıfının iğrenç yüzünü, bu düzenin işçi ve emekçiye karşı acımasızlığını göstermektedir.

Bizlere bu ücreti reva görenlere cesaret veren asıl şey ise işçi ve emekçi kitlesinin içinde bulunduğu sessizliktir. İşçi ve emekçilerin birlik olmayışı, bilinçsizliği ve kendine güvensizliği onların bu kadar rahat etmelerinin en büyük nedenidir.

Tersinden ise sermaye hükümetini bu saldırı politikalarından alıkoyacak tek güç işçi ve emekçilerin birleşmesi, bilinçlenmesi ve kendi talepleri için mücadele etmesidir.

İşçi ve emekçiler ayağa kalkmadıkça hükümet benzer saldırıları ve bizlerle alay etmeyi sürdürecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder