Sermaye devleti saldırılarını tüm arsızlığıyla sürdürüyor. İşçi ve emekçilerin sessizliği ise bu haramilere güç ve cesaret veriyor. Özelleştirme saldırısının hedefinde bu kez TEKEL işçileri vardı. Devlet yine “özelleştir-güzelleştir” masallarıyla fabrikalarını peşkeş çekmeyi, işçileri ise kapının önüne koymayı amaçlıyordu. Ancak TEKEL işçileri devletin bu planlarını yerle bir etti.
İşletmelerinin kapatılmasına ve özlük haklarının gaspına karşı çıkan binlerce TEKEL işçisi 15 Aralık 2009 günü Ankara ayazında bir direniş ateşi yaktı. “Ölmek var dönmek yok!” diyerek devletin oyununu bozan işçilere devletin yanıtı ise cop, biber gazı ve tazyikli su oldu. İşçilere vahşice saldıran polis, hakkını arayanın hakkı dayaktır diyerek terör estirdi. Saldırı sırasında kalp krizi geçiren iki işçiden birinin hayatını kaybetmesi de işçileri yollarından döndüremedi.
TEKEL işçileri bir aya yakın süredir Ankara’da nöbetlerini sürdürüyorlar. Soğuğa, açlığa kötü koşullara rağmen geri adım atmıyor ve aileleriyle birlikte taleplerini haykırıyorlar. Sermaye devleti fabrikaları kapatılan işçileri 4-C statüsünde çalıştırmak istiyor. Bu ise üç kuruşa ve güvencesiz çalışmak anlamına geliyor.
4-C’yi kabul etmeyen işçiler bir yandan dayak yerken diğer yandan başta Tayyip Erdoğan olmak üzere devletlilerin tehditlerine ve hakaretlerine maruz kalıyor. Emeğiyle yaşayan TEKEL işçileri “yan gelip yatan”, çalışmadan para kazanan kişiler olarak gösterilmeye çalışılıyor.
TEKEL işçilerinin direnişi yalnızca kendileri için değil tüm işçi ve emekçiler için büyük bir anlam ifade ediyor. Çünkü TEKEL işçileri sermayenin saldırılarına uzun süredir verilemeyen güçte bir yanıt veriyor. İşçiler sendika bürokrasisinin ilgisizliğine, sermaye devletinin tehditlerine ve düzen partilerinin gerici kuşatmasına rağmen geri adım atmıyor. Bu yanıyla TEKEL işçileri yalnızca kendi hakları için değil tüm bir işçi sınıfı için direniyor.
Ankara’da bulunan çeşitli işçi ve memur sendikaları, ilerici meslek örgütleri dayanışma eylemleri ve maddi yardımlarıyla TEKEL işçilerine destek veriyor. Ankaralı emekçiler işçi eşlerini ve çocuklarını evlerinde ağırlıyor. Taksiciler “TEKEL işçileri nereye giderse gitsinler para almayacağız” diyor, esnaflar maddi destekleriyle ve öğrenciler eylemleriyle işçilerin yanında yer alıyorlar. Türk İş üyesi işçiler TEKEL işçilerinin taleplerinin kabul edilmesi için bir ay boyunca her Cuma iş bırakma eylemi yapıyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da boğaz köprüsünü kesen işçiler, Ankara’da da AKP il binasına kendilerini zincirlediler. Hakları için miting gerçekleştirecek olan TEKEL işçileri, eylemlerini açlık grevleriyle, iş bırakma çağrılarıyla sürdürecek.
Tabii TEKEL işçilerinin direnişi sürdürmesi ve haklarını alması için snıf dayanışmasının yükseltilmesi büyük önem taşıyor. Nasıl TEKEL işçileri tüm işçi sınıfı adına direniyorsa işçi ve emekçiler de bu direnişe kanıyla canıyla sahip çıkmalı. TEKEL işçileri bizlere yürünecek yolu gösterdi. Şimdi sınıf dayanışmasını yükseltme ve TEKEL işçilerinin açtığı yoldan yürüme zamanı!
Zafer direnen emekçinin olacak!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder