20 Şubat 2012 Pazartesi

New York’lu tekstil işçilerinin yolunda mücadeleye!

Her yıl 8 Mart geldiğinde gazeteler-TV kanalları birbiri ardına kof programlar yaparak “kadınlar günü”nü kutlamaktan bahsediyorlar. Seda Sayanlar, Hülya Avşarlar kadınlar günü mesajları veriyor, erkeklere kadınların hangi hediyelerden hoşlanacağının tiyoları veriliyor. Kapitalist sistem 8 Mart’ı sevgililer günü gibi hediye almaya endkesli, tüketime dayalı bir gün haline getirmek, içini boşaltmak istiyor. Oysa 8 Mart onların dediği gibi kof bir “kadınlar günü” değil işçi ve emekçi kadınların kanlarıyla ortaya çıkardıkları bir mücadele günüdür.


8 Mart, içi burjuvazi tarafından boşaltılmaya çalışılsa da Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak mücadele tarihimize geçmiştir. Ve tarihe geçmesinde tekstil işçisi kadınların mücadelelerinin ve canlarıyla ödedikleri bedellerin çok özel bir yeri vardır.

Sanayinin gelişmesiyle birlikte kadınlar kitlesel olarak üretim alanlarına çekilmiş ve kadının toplumdaki ikinci sınıf rolü fabrikalarda da kendini göstermiştir. Uzun mesai saatleri, sadece yaşayabilecekleri kadar ücret, insanlık dışı çalışma koşulları…

1800’lü yılların başından bu yana sektördeki yoğun sömürü ve insanlık dışı koşullar tekstil işçileri açısından büyük eylemlerle grevlerle karşılanmıştır. 1831’de tekstil patronlarına karşı ücret bareminin sabitlenmesini isteyen Lyon’lu dokuma işçileri  “Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek” diye haykırıyorlardı.

8 Mart 1857 yılında New York’lu tekstil işçisi kadınlar çalışma koşullarının iyileştirilmesi, “Eşit işe eşit ücret!”, “8 saatlik iş günü” talepleriyle greve çıktılar. 40 bin dokuma işçisinin katıldığı grevi sonlandırmak isteyen patronlar, işçileri fabrikaya kilitledi. Fabrika ateşe verildi ve çoğunun kadın olduğu 129 işçi yanarak can verdi.

1908 yılının 8 Martı’nda dokuma işçisi kadınlar “8 saatlik işgünü”, “çocuk emeğinin sömürülmesine son verilmesi” ve “kadınlara oy hakkı tanınması” talepleriyle greve çıktılar ve farikalarını işgal ettiler.
1909’ da Manhattan’da 20 bin gömlek işçisi kadının grevi, diğer fabrikalara da yayıldı. Polis saldırısında yüzlerce kadın yaralandı ve tutuklandı. Grev talepleri kabul edilinceye kadar, yaklaşık iki ay sürdü.
8 Mart tarihi ise 1910 yılında 2. Enternasyonal tarafından Clara Zetkin’in önerisi sonucu Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edildi.

1911 yılında, 8 Mart ilk kez Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de yüz binlerce kadın ve erkeğin katılımıyla kutlandı. Bu kutlamalardan 1 hafta sonra 25 Mart’ta New York kentinde çıkan Triangel yangınında 140 kadın işçi yanarak öldü.

1912 yılında Amerika’da, Massahucettes Eyaleti’ndeki büyük yün merkezi Lawrence’de, 20.000 işçi, ücretlerinin azalmasını protesto ettiler. Bunun üzerine büyük New England Tekstil Sanayi’ni sarsan işi bırakma olayı gerçekleştirildi. Bu James Oppenheim’in ünlü “Ekmek ve Gül” şiirine ilham oldu ve “ekmek ve güller grevi” olarak tarihe geçti.

8 Mart 1917’de ise Rusya’da binlerce kadın işçi “ekmek istiyoruz” diyerek yürüyüşe başladılar. Tarihte ilk işçi devletinin kurulduğu Büyük Ekim Devrimi’nin başlamasına katkı sundular.

(Tekstil İşçileri Bülteni Şubat 2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder